Evde Parenteral Beslenme (EPB), besinlerin damar yoluyla (intravenöz) hastane dışında, hastanın kendi evinde uygulanmasıdır. Kronik Bağırsak Yetmezliği (KBY) olan hastalar için bu tedavi, yalnızca bir destek yöntemi değil, aynı zamanda hayati fonksiyonların sürdürülmesini sağlayan, hayat kurtarıcı bir terapidir. Bu belge, Avrupa Klinik Beslenme ve Metabolizma Derneği (ESPEN) tarafından 2020 yılında yayımlanan kapsamlı kılavuzun kanıta dayalı temel tavsiyelerini, sağlık profesyonelleri, politika yapıcıları ve yöneticiler için anlaşılır ve uygulanabilir bir formatta sunmayı amaçlamaktadır. Hedef, en iyi klinik uygulamaları standartlaştırarak hasta güvenliğini ve bakım kalitesini en üst düzeye çıkarmaktır.
--------------------------------------------------------------------------------
EPB endikasyonu, hastanın mevcut beslenme açığını kapatmaktan çok daha fazlasını hedefler; bu karar, hastanın intestinal rehabilitasyon potansiyelini, sosyal ve mesleki yaşama yeniden entegrasyonunu ve uzun vadeli yaşam kalitesini şekillendiren temel bir müdahaledir. Bu nedenle, endikasyon süreci, sadece gastrointestinal fonksiyonun değerlendirildiği mekanik bir adımdan ziyade, hastanın bütüncül prognozunu ve tedavi hedeflerini dikkate alan stratejik bir klinik değerlendirme gerektirir.
EPB tedavisinin temel ilkesi nettir: Beslenme gereksinimlerini oral (ağızdan) ve/veya enteral (beslenme tüpüyle) yollarla karşılayamayan ve hastane dışında güvenle yönetilebilecek hastalara uygulanmalıdır (Tavsiye 1, GPP). Bu ilke, EPB'nin bir "son çare" olmadığını, aksine doğru hasta grubunda hayat kurtarıcı birincil tedavi olduğunu vurgular.
İyi huylu (malign olmayan) bir hastalığa bağlı geçici veya kalıcı KBY gelişen hastalar için EPB, birincil ve hayat kurtarıcı bir tedavi olarak kabul edilmelidir (Tavsiye 2, Derece B). Bu hasta grubunda KBY'ye yol açan başlıca durumlar şunlardır:
Kanıtlar, bu hasta grubunda EPB tedavisinin oldukça başarılı olduğunu göstermektedir. Hastaların yaklaşık %20-50'si bir ila iki yıl içinde tedaviden ayrılabilecek duruma gelirken, tedaviye devam edenlerde 5 yıllık sağkalım oranı %70-80aralığındadır.
Kansere bağlı KBY gelişen hastalarda EPB uygulaması dikkatli bir değerlendirme gerektirir ve bu durumlarda düşünülebilir (Tavsiye 3, Derece 0). Özellikle, beslenme yetersizliğine bağlı ölümü önlemek amacıyla, aşağıdaki kriterleri karşılayan hastalarda reçete edilmelidir (Tavsiye 4, Derece B):
Bu kararı, multidisipliner ekip, hastanın yaşam kalitesi üzerindeki potansiyel etkileri titizlikle değerlendirerek, hasta ve ailesiyle birlikte vermelidir.
Bağırsak fonksiyonları yeterli olmasına rağmen oral/enteral beslenmeyi reddeden veya başaramayan hastalarda EPB kullanımı istisnai bir durumdur (Tavsiye 5, GPP). Bu senaryoda, hastanın EPB tedavisinin potansiyel faydaları ve özellikle artmış riskleri (enteral beslenmeye kıyasla yaşamı tehdit edici komplikasyon risklerinin daha yüksek olduğu dahil) konusunda kapsamlı bir şekilde bilgilendirilmesi klinik bir zorunluluktur.
--------------------------------------------------------------------------------
Başarılı bir EPB programı, karmaşık bir hastane tedavisini güvenli bir şekilde ev ortamına taşımayı hedefler. Bu, sadece doğru tıbbi reçeteyi değil, aynı zamanda hasta, bakım verenler ve multidisipliner sağlık ekibi arasında mükemmel bir koordinasyonla yürütülen kapsamlı bir bakım planını gerektirir. Programın her aşamasında hasta güvenliği, en temel öncelik olmalıdır.
Güvenli bir EPB programının başlatılabilmesi için karşılanması gereken dört temel şart bulunmaktadır (Beyan 1-4):
Beslenme Destek Ekibi (BDE), güvenli bir EPB programının yönetim merkezidir. Bu ekibin temel sorumlulukları şunlardır (Tavsiye 6-8, GPP):
--------------------------------------------------------------------------------
Uzun süreli EPB tedavisinin başarısı, komplikasyonsuz ve güvenilir bir vasküler erişimin sürdürülebilirliğine bağlıdır. Bu bölümdeki temel klinik hedef, doğru vasküler erişim cihazı (VEAC) ve infüzyon teknolojisi seçimiyle, kateter ilişkili enfeksiyon ve tromboz gibi ciddi komplikasyon risklerini en aza indirmektir.
Uzun süreli EPB için SVEAC seçiminde ve yerleşiminde uyulması gereken kanıta dayalı en iyi uygulamalar şunlardır:
EPB uygulamasında bir infüzyon pompasının kullanılması, standart bir güvenlik ve etkinlik uygulamasıdır (Tavsiye 16, GPP). Pompalar, beslenme solüsyonunun kontrollü ve doğru hızda verilmesini sağlayarak metabolik komplikasyonları ve "serbest akış" (free flow) riskini önler. Akış regülatörleri sadece istisnai durumlarda geçici olarak kullanılabilirken, yalnızca roller klemp içeren setlerin kullanımı kesinlikle önerilmemektedir (Tavsiye 17, GPP).
Portatif (taşınabilir) pompalar, hastanın günlük yaşam aktivitelerine katılımını, sosyal rehabilitasyonunu ve bağımsızlığını artırarak yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirebilir (Tavsiye 18, Derece 0).
--------------------------------------------------------------------------------
Kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonları (KİKDE), EPB tedavisinin en sık görülen ve mortaliteye yol açabilen komplikasyonudur. Programın başarısı, bu öngörülebilir riski yönetme kapasitesine doğrudan bağlıdır. Bu bölümde sunulan kanıt derecesi yüksek stratejiler, KİKDE insidansını en aza indirmek için tasarlanmış, birbiriyle entegre bir bakım paketini (care bundle) temsil etmektedir.
Kateter çıkış yerini korumak için steril gazlı bez veya steril, şeffaf, yarı geçirgen pansuman malzemeleri kullanılabilir (Tavsiye 19, Derece B). Şeffaf pansumanlar, kirlenmediği veya gevşemediği sürece en fazla haftada bir değiştirilebilir (Tavsiye 20, Derece 0). İyi iyileşmiş tünelli kateterlerin çıkış yerleri, bazı durumlarda pansuman gerektirmeyebilir (Tavsiye 21, GPP).
KİKDE riskini en aza indirmek için uygulanması gereken temel aseptik teknik ve dezenfeksiyon adımları şunlardır:
EPB infüzyon setleri, infüzyon başladıktan sonraki 24 saat içinde mutlaka değiştirilmelidir (Tavsiye 22, Derece B). Enfeksiyon riskini azaltmak için iğnesiz konektörlerin kullanılması önerilir (Tavsiye 27, Derece B). Enfeksiyon riskini artırabilen mekanik valfli sistemler yerine, daha güvenli kabul edilen split septum valfli sistemlerin tercih edilmesi düşünülebilir (Tavsiye 28, Derece 0).
--------------------------------------------------------------------------------
EPB tedavisinin özünü, hastanın bireysel metabolik ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış beslenme solüsyonları oluşturur. Temel klinik zorluk, standartlaştırılmış, kullanıma hazır ürünlerin güvenliği ile kompleks hastalarda gereken kişiye özel formülasyonların esnekliği arasında doğru dengeyi kurmaktır. Solüsyonların doğru seçilmesi, aseptik koşullarda hazırlanması ve güvenli bir şekilde uygulanması, tedavinin etkinliği için temel bir gerekliliktir.
EPB için temel olarak iki tip beslenme solüsyonu mevcuttur ve her ikisi de geçerli seçeneklerdir (Tavsiye 39, GPP):
Seçim, hastanın klinik durumuna göre BDE tarafından yapılmalıdır.
Kişiye özel AIO solüsyonların hazırlanması ve etiketlenmesinde uyulması gereken kritik farmasötik güvenlik adımları şunlardır:
İnfüzyon sürecinde aşağıdaki temel kurallara uyulmalıdır:
--------------------------------------------------------------------------------
EPB, statik değil, dinamik bir tedavi sürecidir. Tedavinin uzun vadeli başarısı ve sürdürülebilirliği, düzenli izlem yoluyla hastanın durumundaki değişikliklere proaktif adaptasyon, sağlam bir organizasyonel yapı ve sunulan bakımın kalitesinin sürekli ölçümüne bağlıdır. Bu bölüm, programın etkinliğini güvence altına alan yönetim ve kalite güvence unsurlarına odaklanmaktadır.
Uzun süreli EPB alan stabil bir hastanın izleminde takip edilmesi gereken temel parametreler ve sıklıklar aşağıdaki tabloda özetlenmiştir. İzlem sıklığı, hastanın klinik durumuna göre BDE tarafından bireyselleştirilmeli ve bu süreç, BDE, evde bakım uzmanları ve birinci basamak hekimleri arasında yakın bir iş birliğiyle yürütülmelidir.
| Parametre Grubu | Spesifik Parametre | Önerilen İzlem Sıklığı (Stabil Hastada) |
| Genel ve Fiziksel Değerlendirme | Vücut ağırlığı, Sıvı dengesi (stoma/idrar çıkışı), Hidrasyon durumu | Başlangıçta günlük/haftalık, stabilleşince haftada 1-2 kez |
| Kateter çıkış yeri değerlendirmesi | Günlük | |
| Biyokimyasal İzlem | Tam kan sayımı, C-reaktif protein, Serum glukozu | Başlangıçta haftalık/aylık, stabilleşince 3-4 ayda bir |
| Serum ve idrar elektrolitleri (Na, K, Cl, Mg, Ca, P), Böbrek fonksiyonları | Başlangıçta haftalık/aylık, stabilleşince 3-4 ayda bir | |
| Karaciğer fonksiyon testleri, Albümin, Prealbümin | Başlangıçta aylık, stabilleşince 3-4 ayda bir | |
| Vitamin ve Eser Elementler | Serum demir, Ferritin | 3-6 ayda bir |
| Serum Folat, Vitamin B12, A, E, 25-OH Vitamin D | 6-12 ayda bir | |
| Serum çinko, bakır, selenyum, manganez | Yılda bir | |
| İleri Değerlendirme | Kemik Mineral Yoğunluğu (DXA) | 12-18 ayda bir |
| Karaciğer ultrasonografisi | Yılda bir |
Başarılı bir EPB programı, deneyimli ve multidisipliner bir BDE tarafından yönetilir. Bu ekip; hekim, diyetisyen, hemşire ve eczacı gibi çekirdek üyelerin yanı sıra, gerektiğinde cerrah, sosyal hizmet uzmanı ve psikolog gibi diğer uzmanları da içermelidir (Tavsiye 61-62, GPP).
Acil durum yönetimi, programın kritik bir bileşenidir. BDE, EPB ile ilişkili komplikasyonların (örn. ateş, kateter hasarı, pompa arızası) tanınması ve yönetimi için net, yazılı protokollere sahip olmalıdır. Hastalara ve bakım verenlere, acil durumlarda ne yapacakları ve kime başvuracakları konusunda net bilgi verilmelidir. Hastaların 24 saat ulaşabilecekleri bir iletişim noktası mutlaka sağlanmalıdır (Tavsiye 63-69, GPP).
Bir EPB programının bakım kalitesini ve etkinliğini objektif olarak değerlendirmek için düzenli olarak izlenmesi gereken üç temel sonuç göstergesi şunlardır (Tavsiye 71, GPP):